1. Skip to Menu
  2. Skip to Content
  3. Skip to Footer

"Avrupa Birliği ve Enerji Güvenliği: Siyaset, Ekonomi ve Çevre" Raporu

Share
Sunuş

AB’nin temeli 1951’deki Kömür ve Çelik Topluluğu ve 1957’deki Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu antlaşmaları ile atıldı. Bu antlaşmalar aynı zamanda AB enerji politikasının da başlangıcı olmuştur. Böyle olmakla birlikte Birliğin enerji politikası çok fazla gelişememiştir. Enerji politikasının bir parçası olarak enerji arz güvenliği ise 1970’lı yıllardaki petrol krizleri ile gündeme gelmiştir. AB dünya enerji tüketiminde önemli bir yer tutmakta ve günümüz itibariyle yüzde 50’lere varan ithalatıyla da dünya enerji ithalatında birinci sırada yer almaktadır. Birliğin dış enerji kaynaklarına bağımlılığının artarak devam edecek olması ve bu kaynakların kesintisiz bir şekilde Avrupa enerji pazarına ulaşması AB’yi Rusya, Basra Körfezi ve Kuzey Afrika gibi ana üretici ülkeler/bölgelerle ve transit ülkeler konumundaki Hazar bölgesi ülkeleri ile güçlü işbirlikleri geliştirmesini gerekli kılmıştır. Birlik bu sayede bu bölgelerdeki siyasi ve ekonomik istikrarsızlıkları çözmeye çalışarak siyaseten enerji arz güvenliğini garanti etmeye çalışmaktadır. Ayrıca AB enerji piyasasında doğal gaz ve elektrik sektörlerinin tekelci politikalar tarafından yönetiliyor olması AB’nin Topluluk düzeyinde bu sektörlerde bir iç enerji pazarı oluşturmasına sebep olmuştur. Bu bağlamda serbestleşmeye, enerji yollarının çeşitlendirilmesine ve etkili talep ve kriz yönetimi konularına önem verilerek daha etkin bir tek pazar oluşturulmaya çalışılmaktadır. Enerji güvenliğinin çevre ile olan bağlantısına bakıldığında ise AB üye ülkelerinde karbondioksit emisyonlarının yaklaşık yüzde 95’inin fosil yakıtlardan meydana geldiği görülmektedir. Bu da Birliği daha az emisyon üreten enerji kaynaklarına itmektedir, örneğin kömür yerine doğal gaz tüketmek, nükleer enerji ve yenilenebilir enerji kaynaklarının üretimini artırmak gibi. Bu durum bir yandan doğal gaza olan talebi yükselterek dışa bağımlılığı arttırmakta, diğer yandan da yerli enerji kaynakları olan yenilenebilir enerji kaynaklarının üretimini arttırarak dış kaynaklara olan talebi azaltmaktadır. Ayrıca AB enerji verimliliğini ve tasarrufunu arttırarak, ileri düzeyde enerji teknolojileri geliştirerek ve enerjiyi etkin kullanarak iyi bir talep yönetimi sağlamakta ve bu sayede enerji piyasasındaki dalgalanmaların önüne geçerek istikrarlı bir enerji arz politikası izlemektedir. TASAM, bütün bu önemli gelişme ve politikaları yakınen takip etmekte ve buna bağlı olarak daha önce Bülent Aras’ın kaleme aldığı Avrupa Birliği ve Hazar Bölgesi stratejik araştırma raporunu yayınlamıştı. Şimdi ise yine aynı yazarın Arzu Yorkan ile birlikte yazdıkları Avrupa Birliği ve Enerji Güvenliği raporunu yayınlıyoruz. Her iki yazara entellektüel emekleri ve bu hayati önemi hazi konuda bizi aydınlattıkları için teşekkür ediyorum. TASAM olarak ülkemizin ve yakın çevremizin enerji güvenliği ve politikaları ile ilgili çalışmalara devam edeceğimizin altını çizerek, saygılar sunuyorum.

Süleyman ŞENSOY

TASAM Başkanı

Raporun tamamını okumak için tıklayın!

 

 

FacebookTwitter